Somut olmayan kültürel miras öğeleri YEREL
İlki 1459 yılında gerçekleştirilen ve günümüzde hala devam etmekte olan Çağlak Festivali Manisa’nın Akhisar ilçesinde her yıl mayıs ayı gerçekleştirilmektedir. Ayrıca Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nden sonraki en eski 2. festivaldir. Bu yıl 563. gerçekleştirilen festivalin bölgenin kültürü ve tarihini yansıtan çok değerli bir hikâyesi vardır. 15. Yüzyılda yaşadığı varsayılan Akhisarlı Şeyh İsa bölge halkı tarafından sevilip sayılan önemli bir kişidir ve hem kendini geliştirmek hem de öğrendiklerini çevresiyle paylaşmak üzere Anadolu’nun birçok şehrine eğitim amaçlı gider gelir. Eğitim amaçlı gittiği son seferinde Akhisar halkı varsayıma göre geri dönmesini bekleyip ona bir karşılama yapmak için Çağlak Deresi mevkiinde 17 gün beklemiştir. Dönüşünü bir şenlik olarak kutlayan halk daha sonra bunu her sene düzenli gerçekleştirilen bir kültürel aktiviteye dönüştürür. Düzenlenen o şenlik yıllar boyunca kutlanmaya devam ediyor ve günümüzde de güncellenmiş haliyle bir festival olarak kutlanmaya devam ediliyor. Bölge halkı için önemli olan ilim insanı Şeyh İsa’nın adı verilmiş olan okul, mahalle ve cami bulunmaktadır. Seneler boyu devam eden bu şenlikler günümüzde hala devam etmektedir ancak yeni bir boyut kazanmıştır. Akhisar Belediyesi bu kültürel zenginliğin tarihsel geçmişini ve geleneğini koruyarak yeni bir boyut kazandırmıştır. Her yıl mayıs ayında düzenlenen bu festivalde konserler ve eğlenceli etkinliklerle içeriği daha zengin bir hale getirilmiştir. Bu sayede hem yeni nesiller bu kültürel öğeyi öğrenip hem de bu geleneğe dâhil olmaktadır.




Manisa Bezi 600 yıllık geçmişi olan, atkı ve çözgüden oluşan el dokuması yöresel kumaştır. Temel ipliği bereketli Gediz Ovasının tarım ürünü olan pamuktur. Şehzade şehri olan Manisa’da dokunan bez, 600 yıl öncesi Osmanlı Devletinin saraylarında, şehzadelerin giyimlerinde, Osmanlı Devletinin yelkenlilerinde ve halkın günlük evde giydiği kıyafetlerde yer alıyordu. Osmanlı devletinin şehzadelerin kıyafet ihtiyacını ve saray içindeki iç giyimlerin ihtiyacını bu bölgede üretilen Manisa Bez’i karşılarken 1900’lü yıllara gelindiğinde, Manisa’nın temel geçim kaynağının tarıma evrilmesi ve endüstrinin gelişmesi ile el dokuma tezgahlar evlerden uzaklaşmaya başlamasıyla birlikte Manisa Bezi unutulmaya yüz tutmuştur. 2000’li yılların başında Türk Kadınlar Konseyi Derneği Manisa Şube Başkanı Mücebbel Kafkaslı’nın çalışmalarıyla dokunmaya başlayan Manisa Bezi, tekrar gündeme gelerek hayat buldu ve bununla birlikte Manisa’nın yerli kadınlarına yeni bir istihdam kapısı olmuştur.
Manisa Bezinin temel maddesi pamuk ipidir. Atkı ipi olarak bükümlü pamuk ipi kullanılır. Çözgülerde ise 8 veya 10 tel pamuk ipi, 8 veya 10 tel floş- ipek ip kullanılır. Manisa bezi dokuması %50 pamuk %50 floş ipten oluşur. Bez ayağı örgü dokusundan oluşur. Dokunan bez yıkandığında pamuk ipinden dokunan kısım kendini çeker, floştan dokunan kısım kendini salar. Bu nedenle görünüş olarak bürümcük kumaşlara benzer. Osmanlı Devleti döneminden günümüze gelen Manisa bezi günümüz de gecelik, bindallı, gelinlik, hacı kıyafeti, masa örtüsü ve şal gibi pek çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Son yıllarda ise teknolojinin gelişmesiyle birlikte giysilik kumaşlar tekstil fabrikalarında dokunmaya başlandı. Bu nedenle el tezgâhlarda dokunan el dokumalardan dekoratif ürünler yapılmaya başlanmıştır. Bunların başlıcaları arasında çeşitli örtüler, şömentablo ve fularlar gelmektedir.
“Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin kurslarında en son 20 kadın eğitim aldı. Toplam 500 kadına eğitim verildi. 12 ev kadını meslek sahibi olmak için burada çalışıyor. Gece gündüz kıyafetleri, ev dekorasyonuna yönelik eşyalar gibi çok geniş yelpazede çalışıyoruz. Pazar oluşturulması, ürettiklerimizin satılması için şirketleşme sağlanacak. Ürünlerimiz çok beğeniliyor. Amerika’dan gelen misafirler hayran kaldılar. Bizden satın almak istediler. Kadınlar burada fabrikada gibi çalışıyor.” ifadelerini kullanan Özkahraman Manisa Bezi’nin kadın istihdamı açısından önemine değinerek geçmişte kaybolmaya yüz tutan bu bezi bir sonraki nesillere aktarmaya başladılar.
Bu iki öğe Manisa’nın fethine uzanan bir tarihi arka plana sahiptir. Saruhanoğulları Manisa’yı Bizanslılardan fethettikleri gece savaş anında zekice bir strateji kullanmışlardır. Savaş anında karşı tarafın gözünü korkutmak için ordunun yanında olan küçükbaş hayvanların boynuzlarına mumlar ve ses çıkaracak patlayıcı maddeler, zanlar ve ziller takmışlar ki kalabalık ve gürültülü görünsün ordu. Bu sayede Bizans ordusunun gözü korkmuş ve savaşmaktan vazgeçerek Manisa’nın anahtarını Saruhanoğlularına teslim etmişlerdir. Bu zekice taktik Manisa’dan Çobanisalı bir gence aitmiş. Saruhan Bey minnettarlığını belli etmek için o gencin yaşadığı yere savaşta kullanılan bu malzemelerden göndermiştir. Köy halkı bu gönderilen malzemeleri kullanarak bir kutlama yapmıştır ve bu daha sonra bir gelenek haline gelmiştir. Ayrıca Manisa Regaip Kandil’inde alınmıştır ve bu da olayın önemini artırmaktadır.
Kandil Feneri yapımı da Regaip Kandili gecesinde yapılan kutlamalarla doğrudan ilişkilidir. Manisa halkı mevlitten sonra sokağa çıkar tüfek ve tabancalar atılır, çocuklar maytap ve çıtır pıtır patlatırlar, fenerler yakılırdı. Ayrıca Kandil Feneri yerel bir gelenek olan kız evine bohça götürmeye benzemektedir. Erkek tarafı kız evine Regaip Kandili gecesi Kandil Feneri gönderir bir hediyedir. İçerisinde gelin için giysiler ve çeşitli başka hediyeler bulur. Ek olarak, hepsinde bulunmamakla birlikte, bazılarına ayna da konulmaktaydı. Türk edebiyatında ayna sevgiliye verilecek en güzel hediyedir çünkü sevgili aslında en güzeldir. Kandil Feneri bir hediye olmanın dışında altında güzel anlamlar da bulundurmaktadır. Bunlardan bir diğeri aynı zamanda doğurganlığı ve hayat ağacını temsil etmesidir. Kandil Feneri genellikle üç katlı yapılır ancak böyle bir zorunluluk yoktur. İstek üzerine en fazla yedi kat olarak yapılmış örnekleri de vardır. Kat ne kadar fazla olursa karşı tarafın torun beklediği mesajı da doğru orantılı bir şekilde artıyor demektir. Ayrıca şekilsek olarak katların her birinin yükseldikçe birbirlerine oranla daha küçük olmaları hayat ağacına benzetilir.



MANİSA VALİLİĞİ Türkiye
MAKGED Türkiye
NATIONAL COMMUNITY CENTER “Izgrev-1930” Bulgaristan
DRUSTVO ZA RAZVIJANJE PROSTOVOLJNEGA DELA NOVO MESTO Slovenya
PANEPISTIMIO THESSALIAS Yunanistan
support@digitalitinerants.com